Ruhun karmaşık ve gizemli hastalığı şizofereni… 

İlk bakışta kulağa hoş gelse de, yaratıcılığı, hayal gücünü ve dehayı simgeler gibi görünse de ıstıraplar nehrinde yıkanmaktan beter bir hastalık…

Bir yandan toplum sizi anlamazken öte yandan içinde bulunduğunuz dünyayı yanlış değerlendirirsiniz. Bir taraftan yaşadığınız iç sıkıntısı, depresyon, mutsuzluk, isteksizlik sizi sarmışken, diğer yandan sosyal ilişkilerinizde de başarısızlıktan başarısızlığa koşarsınız.

Bazen en yakınınız, anneniz babanız sizi anlamazken, arkadaşlarınızın, akrabalarınızın anlamasını beklersiniz. Arkadaşlarınız zamanla sizinle arasına mesafe koyup arkadaşlığınızı kopma noktasına getirirken siz okuyamadığınız okula mı, biten evliliğinize mi yoksa hayat boyu kuramayacağınız bir mutlu aile tablosuna mı yanasınız? Elbette yanarsınız da yanarsınız…

Bunların yanı sıra bir dizi farklı sorunlar silsilesi sizi takip eder istemsizce. Aslında siz dünyayı yanlış değerlendiriyorsunuzdur da farkında bile değilsinizdir.

Mesela; yolda gördüğünüz birinin size bakması kâbusunuzdur. Mesela; hayatınızı, varlığınızı tehlikede hissedebilirsiniz. Metroda güzel bir kız size bakarsa siz bunu yanlış anlayıp yol boyu bir sürü senaryoyla nasıl öldürüleceğinizi, bu kızı kimin yolladığını, bilmem hangi devletin gizli ajanı olduğunu kafanızda kurar da kurarsınız.

İşte yukarda bahsettiğim bir yığın paranoya, sosyal problemler, iş, kariyer vb. problemler hep hayat maratonunda ipi göğüslemenize engel olurda olur. Tam oldu derken bir pürüz beliriverir, kapıdan hoş geldin demeye vakit bulamadan içinize girer bir yılan ve yaşamaya devam ederken diğerleri, siz boylarsınız cehennemi…