Haldun Soygür

Doç. Dr. Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı

Pandemiden hemen önce hazırlıklarını sürdürdüğümüz Bülten için önemli gündem başlıklarından biri olarak, piyasadan çekilmeleri nedeniyle erişim zorluğu yaşanan psikiyatrik ilaçlar konusunu belirlemiştik. Aşağıdaki yazının Yayıncılık Kurulu’na ulaşmasından sonraki zaman zarfında konuyla ilgili kimi gelişmeler olsa ve kısmi adımlar atılsa da, psikiyatri hastaları için kritik önemde ilaçların piyasada bulunabilirliği potansiyel bir sorun olarak karşımızda duruyor. Tekil örneklerin ötesinde, sistematik ve süreğen bir halk sağlığı sorunu olarak…

Son günlerde şizofreni tedavisinde kullanılan kimi psikotrop ilaçların piyasadan çekildiği ve eczanelerde bulunamadığı görülmektedir. İlaç firmaları buna gerekçe olarak yeterince ticari kazanç elde edemediklerini göstermektedir. Hastalarımızın mağduriyetini, tedavide nasıl elimizin kolumuzun bağlandığını ortaya koymak ve sorunun bir an önce giderilmesi amacıyla kaleme aldığım bu yazıya iki örnekle başlamak istiyorum.

Küçük yaşlardan beri, uzağı görememem nedeniyle gözlük kullanıyorum. Gece yatarken en çok dikkat ettiğim şey, gözlüğümü nereye koyduğumu hatırlamak için belleğimi işaretlemek oluyor. Aksi takdirde sabah gözlüğümü koyduğum yerde bulmak dünyanın en karmaşık işi haline geliyor. Sabah sabah gözler zaten bir akomodasyon güçlüğü içindeyken, bir de buna miyop olmanın “hafifliği” eklenince hayat iyice zorlaşıyor. Başlıyorum aranmaya. Gözlüğümü bulup da dünyayı berrak biçimde görmeye başlayınca canlanıyorum.

Yıllar önce Türkiye Psikiyatri Derneği’nin Şizofreni Tedavi Kılavuzu kitabının ilk baskısının “Şizofrenide Sürdürüm Tedavisi” bölümünü yazarken, bölümün başına şu alıntıyı koymuştum:

“Nasıl ki körlerin bastonu ya da köpeği olabiliyor, sağırlara işitme cihazıyla yardım edilebiliyor ve sakatlara tekerlekli sandalye veya bastonla yardım edilebiliyorsa, bize de yapay yollarla yardım edilebilir. Bize göre ‘bastonumuz’ aldığımız antipsikotik ilaçlardır. Beynimizin kimyasal süreçlerini doğru bir biçimde dengede tutabilmek için doktorumuz tarafından verilen antipsikotik ilaçlara ihtiyacımız var”. (Frederick J. Frese, NAMI Eski İkinci Başkanı, ABD, Twelve aspects of coping for people with serious and persistent mental illness. Innovations and Reearch, 1993, 2(3):41).

Bu örnekleri bir parça empati yapabiliriz umuduyla verdim. Hepimiz biliyoruz ki, şizofreni zor bir hastalık. Bu zor hastalıkla başa çıkmaya çalışan insanlar için antipsikotik İlaç kullanımı çok değerli bir araç. Bununla birlikte hangi hastanın hangi ilaca yanıt vereceğini önceden kestirebilmek de öyle kolay bir iş değil. Diyelim ki bunu başardık ve şizofreni tanısı konulan birey kullandığı ilaca iyi yanıt verdi. Bu kez de bu ilacın kullanımına devam edilmesi ve kimi zaman uzun yıllar boyunca sürdürülmesi gerekiyor. Bunlar benim düşüncelerim değil. Bütün tedavi algoritmalarında bu bilgiler yer alıyor.

Şöyle bir düşünün. Bir hasta bir ilaca olumlu yanıt vermiş, düzelmiş, hatta iyileşmiş. Günlük yaşamını ve üretkenliğini bir biçimde kotarıyor. Her şey büyük ölçüde yolunda. Sonra bir gün birileri çıkıyor ve biz bu ilacı yeterince para kazanamadığımız için ortadan kaldırıyoruz diyor. Bunun anlamı o insanın tedavisinin yerle bir edilmesi demektir.

Araya böyle “ucuz olduğu için iyi gelmiş bir ilacı ortadan kaldıran” gözünü para bürümüş ilaç üreticisi girmediğinde dahi, şizofreni tanısı ile tedavi edilen bireylerin ilaç kullanmaları ve bunu sürdürmeleri çok zor bir süreçtir. Şizofreni tedavisinde hekim-hasta işbirliği ilmek ilmek dokunan bir süreçtir. İçgörü yokluğu, ilaç yan etkisi, damgalanma gibi nedenlerle birçok hasta ilaç kullanmak istemez.

Denilebilir ki, mevcut hukuki çerçeve içerisinde ilaç firmasının herhangi bir nedenle patentine sahip olduğu ilacı piyasadan çekmesi bir suç oluşturmaz. Doğru hukuki açıdan suç oluşturmayabilir, ancak etik açıdan yapılan doğru mudur? Etiğin temel ilkelerini gözden geçirelim. 1.Yarar sağlamak, 2. Zarar vermemek 3.Özerkliğe saygı, 4. Adalet ilkeleri. Kullandığı ilaçtan fayda gören bir insanı ilacından mahrum ederek, sadece yarar sağlamamış olmakla kalmıyor, aynı zamanda zarar da vermiş oluyorsunuz. Dolaylı olarak özerkliği zedeliyor ve hiç de adil davranmamış oluyorsunuz. Bu noktada şizofreni hastalarının ilk ağızdan söylediklerine kulak vermekte yarar var:

“Kullandığım psikiyatri ilaçları bana iyi geliyor. Bu ilaçları kullanmazsam hastalığımın alevleneceğini düşünüyorum. İlaç firmalarının bu ilaçların hayati olduğunu bilmesi gerekiyor”.

“İlaçlarımı eczanelerde bulamazsam sanrılarım tekrar başlar, alınganlığım, şüpheciliğim artar. Aşırı stres ve gerginliğe girerim. İlaç firmalarının biz hastaları da düşünerek ilaçları piyasadan çekmemesini isterim”.

“Kullandığım ilacın yerine kullanılacak başka bir ilaç yoksa çok ciddi sıkıntı yaşarım. Düşünmek bile istemiyorum”.

Türkiye Psikiyatri Derneği, konuyu ilacı bulunamayan firmalara ve Sağlık Bakanlığına iletmiş ve gereğini yapmaları isteğinde bulunmuştur. Benzer biçimde Şizofreni Dernekleri Federasyonu da başvuru yapmıştır. Henüz bir sonuç alınamamış olmakla birlikte umutla beklemeyi sürdürüyoruz. Böyle bir konuda duyarsız kalmayı “başaran” bir ilaç firmasının, önümüzdeki günlerde yeni bir ilaç tanıtımı vesilesiyle hekimlerin, ruh sağlığı çalışanlarının, ailelerin ve şizofreni tedavisi gören bireylerin yüzüne bakmayı nasıl başaracağını test etmek istemiyoruz.

Sanofi Sağlık Ürünleri Limited Şirketi Genel Müdürlüğüne,

Çok uzun süredir Şizofreni tedavisinde kullanmakta olduğumuz Amisülpirid etken maddesi içeren Solian ilacının artık piyasaya verilmeyeceğini öğrendik. Sadece Amisülpirid ile tedavi olabilen birçok hasta bulunmaktadır. Muadili olmayan ilacın kullanımdan çekilmesi hastalarımızın zarar görmesine neden olacaktır. Solianın neden piyasadan çekildiği ve artık sunulmayacağı konusunda tarafımıza bilgi verebilirseniz tekrar piyasaya sunumu için yapılabilecekleri değerlendirerek girişimlerde bulunmak istiyoruz.

Saygılarımla,

Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı

Doç. Dr. Haldun Soygür

TC Sağlık Bakanlığı

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığına,

Sanofi firması tarafından piyasaya sunulan amisülpirid içeren Solian isimli ilaç çok uzun süredir şizofreni hastalarının tedavisinde kullanılmaktadır ve piyasada muadili bulunmamaktadır. Birçok çalışmada  şizofreni hastalığının tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Binlerce atıf alan çok bilinen bir metaanalizde şizofreni tedavisinde en etkili üç antipsikotikden biri olduğu bildirilmiştir. Son aylarda ilacın temini konusunda zorluklar yaşanınca firma ile görüşülmüş ve ilacın geri ödeme sistemi üzerinden verilen fiyatla ilgili sorunlar nedeniyle piyasadan çekileceği, üretimin yapılmayacağı öğrenilmiştir.

Şizofreni hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar sınırlı sayıdadır. Hastalığın doğası gereği tedaviye yanıt almak bazen çok zor olmakta hatta bazen tedaviye rağmen hastanın işlevselliği giderek bozulabilmektedir. Bazı hastaların sadece tek bir ilaca yanıtı söz konusu olabilmektedir. Nitekim sadece amisülpiride olumlu yanıt veren hastalar vardır, amisülpirid temin edilemediğinde bu hastalarımızın hastalığında kötüleşme kaçınılmazdır. Hem bireysel hem toplumsal sonuçları olacak bu durumu engellemek için ivedilikle gereğini yapmanızı arz ederiz.

Saygılarımla

Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı

Doç. Dr. Haldun Soygür