Şizofreni Dernekleri Federasyonu olarak Haziran 2009’da kolları sıvadık ve “Mavi At: İstihdamdan Toplumla Bütünleşmeye” Projesi’ni başlattık.
İstedik ki, tedaviden yarar gören ve tedavisi sürdürülen şizofreni hastalarına olanak sağlanırsa çalışabileceklerini cümle alem görsün.
İstedik ki, bir şizofreni hastası kimliğini ifade ederken, çalıştığı yeri gururla söyeleyebilsin, duyduğu hazzı ve çalışmanın gücünü iliklerinde hissetsin.
İstedik ki, şizofreni hastalarının yakınları , umutsuzluk, çaresizlik, tükenmişlik duygularından arınıp, sadece kendi hastalarının değil diğer hastaların da dostu olsunlar.
İstedik ki, bir üniversite öğrencisi sevgilisi ile kafeye geldiğinde ve hastalar tarafından ağırlandığında, aslında birbirimizden çok da farklı olmadığımızı yaşayarak hissetsin.
İstedik ki, hayata ve şizofreni ile ilgili olumsuz önyargılara karşı bu meydan okuyuşumuz toplumu oluşturan bireyler tarafından anlaşılsın.
Kafenin kuruluşu ve mekanın donanımı için Biofarma İlaç destek verdi.
Herkese açık olan kafede yirmi şizofreni hastası dörder saatlik vardiyalarla servis, mutfak, temizlik olarak üç alanda çalışmaya başladı.
Kafede ayrıca biri sorumlu hasta yakını olmak üzere ruh sağlığı sorunu olmayan dört kişi daha istihdam edildi.
Hasta yakınları ve gönüllülerden oluşan bir grup ise, her zamanki yakın iş birliğini sürdürdü.
Kafede sunulan hizmetlerin yanı sıra, üreticilik ve yaratıcılık içeren etkinlikler de düzenlendi. Film gösterimleri, yazarlarla imza ve söyleşi günleri, müzik dinletisi, ikinci el kitap satışı, hastaların ürünlerinin satışı gibi etkinliklerle kafe bir çekim merkezi haline getirilmeye çalışıldı.
Ön çalışma ve hazırlık süreci dışında bir yıl olarak planlanan proje üç yıla uzatıldı, önümüzdeki bir yıl içinde proje her açıdan amacına ulaşırsa, “kendi kendini devam ettirebilme” olanağı kazanacak; projenin yaşama geçirilmesindeki güçlükler aşılamaz ve proje başarısızlıkla sonuçlanırsa, bu deneyim hepimiz için ciddi bir özeleştiri yapma ve kendimizi gözden geçirme sonucunu doğuracaktır.
Kafenin ilk bir buçuk yılı olağanüstü bir özveri ve çaba gerektirmesine karşın, ilk sonuçlar umut verici olmanın ötesinde neredeyse göz yaşartıcı olmuştur.
Çalışan hastaların gözle görülür olumlu değişimleri projeye omuz veren herkesin motivasyonunu daha da arttırmıştır.
Bir gün Mavi at Kafe, hayatın doğal bir parçası olduğunda, semt sakinleri artık şaşırmamaya başladıklarında; kafeyi köşedeki bakkal, yandaki terzi, ötedeki galeri gibi aynı olağanlıkta algılar olduklarında; kafenin önünden geçenler fısıltıyla birbirlerini dürterek “burada deliler çalışıyormuş” demediklerinde gerçek amacımıza ulaşmış olacağız.
Hani insanlar bir devlet dairesinden veya bir hastaneden içeri girdiklerinde “sanki orası hep vardı” duygusuyla, içeridekileri sorgulamadan sadece iş ya da beklentilerine odaklanırlar ya, o sıradanlıkta işte…
Hani insanlar her gün koşturdukları caddenin adını bile sorgulamazlar, caddeyi olağanlık içinde kullanırlar ya, o sıradanlıkta işte…
Bizim için asıl mutluluk o gün olacak…
Doç. Dr. Haldun Soygür