Merhaba
Ben Perihan. Ankara Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği’nde gönüllü anneyim. Şizofreni tanısı almış bireylerle birlikte haftanın 4 günü etkinliklerde ve hayatın içinde canla başla çalışıyorum.
Dernekle tanışmam Ünsal sayesinde oldu. Bundan 10 yıl önce tesadüfen Derneğin tabelasını görüp içeri girmemle oldu. Dernekte çok sıcak bir ortamla karşılaştım; gülen yüzlerde vardı, acılı yüzler de. Yolculuğumuz böyle başladı.
Çocukluğunda içine kapanık, arkadaşı olmayan, özgüveni eksik Ünsal, 25 yaşında şehirlerarası yolculukta, otobüsün kaza yapması sonucu ağır şekilde yaralandı. 6 ay kadar hastanede yattı. Kaza sonrası tedavisinin ardından sanrıları ve hezeyanları başladı. Uzun süren Bakırköy hastanesi yatışları sonrasında katatonik şizofreni tanısı aldı ve hastalığı da 35 yıl boyunca oldukça ağır şekilde yaşadı.
Ünsal, insanlarla iletişim kurmuyor, konuşmuyordu, özbakımını dahi yapamıyordu. Sürekli iki büklüm duruyor, dış dünyayla bağını tamamen koparmış halde yaşıyordu.
Derneğe üye olduktan sonra kendisini daha iyi hissetmeye başladı. Örneğin; Şizofreni Penceresinden Hayat etkinliklerinden birinde koroda bir adım öne çıkarak tempo tutmaya, şarkılara mırıldanarak da olsa eşlik etmeye başladı. Nuray hocamız ondaki bu değişikliği fark etti.
Ünsal’daki bu değişim, arkadaşlarına sevgisini göstermesiyle devam etti. Arkadaşlarıyla bir iki kelime dahi olsa konuşmaya başlamıştı. Sigara içen arkadaşlarının yanına gidip “Az için az. Alışırsınız bırakamazsınız” sözü tüm arkadaşlarının dilindedir.
Ünsal zamanla kendi kıyafetlerini kendisi seçmeye de başladı. Kafeyle Dernek arasında evrak getirip götürme ve çöpleri atma işlerini de üstlendi.
Son zamanlarda beni en çok duygulandıran ise; ODTÜ psikoloji öğrencilerinin paylaşım toplantılarının birinde verdikleri “Sevdiğiniz birine mektup yazın” konulu ödevi yapmasıydı. Ünsal, bana mektup yazdı ve okudu. Ünsal’ın bu davranışı, bana emeklerimin boşa gitmediğini gösterdi. O kadar mutlu oldum ki, sevincimden ağladım. Sevginin ve ailenin ne kadar önemli olduğunu Ünsal sayesinde bir kez daha anladım.
Perihan Güleç