UMUTLAR TÜKENİNCE KAYBEDER İNSAN HASTALIKLARDAN DEĞİL!

İki ay önce bir pazartesi günü ağlayarak koştuğum o koridor on yıl önce küçük bir çocukken yürüdüğüm koridor gibi hiç bitmiyordu. Sadece nefes almak istiyorum sadece hayır benim dostlarım gerçek demek istiyorum.

Sekiz çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak doğdum. İlk hayallerim o güne dayanır evet o gün annemin yanımızda olmadığı bir sabah ‘Uyanmıyor! ” çığlığı ile masum hayaller kurmaya başladım. Mesela o ölmemiş olabilirdi ölüm kötü bir şey değildi melek olmak kötü bir şey değildi ve ben kardeşimi bir melek olarak hayal ettim.

Yıllar geçti ben hayal kurmaya devam ettim bu defa gerçek hayallerim vardı  bir Neslihan Demir olabilirdim onun gibi iyi bir voleybolcu. Okulun çamurlu sahasında bıkmadan koştum bıkmadan çalıştım ama o hafta sonu hayallerim bir bir kaybolup gitti. Bir yıl sonra memleketimden çok uzakta bir yurtta buldum kendimi. Sadece on dört yaşımdaydım ve yalnızdım. Anneme ulaşmak için bayram günlerini beklemekten başka çarem yoktu. Katı kuralların içinde eziliyordu çocukluğum. Hayal kurmak istiyordum ama olmuyordu satırlar boyu yazmayı o zamanlar öğrendim.

Dört yıl sonra evime bir yabancı olarak döndüm. Ailem yabancıydı bana herkes, her şey yabancıydı. Üniversiteye gitmek için bir kursa başladığımda yalnızlığım daha çok arttı onca insan içinde yalnızdım uzaktan izlerdim insanları arkadaşlıkları.  Bir yıl sonra yine kendimi bir yurtta buldum yirmi yaşında çevresindeki insanlara aldırmadan abisinin arkasından beni bırakma diye koşan bir kız olarak. Ve bir ay sonra büyük bir depremle hayallerim geri geldi. O zamanlar normal olan dostum olan hayallerim beni bırakmamak üzere geldi. İştar diye bir abim vardı mesela bir de ismini bilmediğim küçük kız her yerde benimle olan dostlarım vardı kısacası. Ama onlardan daha güzel bir şey varsa o da kalbim bir kelebek gibi atıyordu. Asıl hikâye burada başlıyordu galiba. Dostlarım bana bir şeyler fısıldıyordu. Onlar dostumdu ve beni kandırmalarına imkân yoktu ve onlar ne derse yapmaya başladım. Her şey öyle normaldi ki bazen bozulacak diye korkuyordum. O varken yanıma pek gelmiyordu dostlarım ama o yokken kalabalıklar içinde bile yalnız bırakmıyorlardı beni.

Her şey oldukça gerçekti mutluydum ama bazı zamanlar bana hikâyeler anlattılar ben inandım bu hikâyelere ve artık müthiş acı çeken bir kızdım o hikayelere öyle inandım ki artık onları kimse bilmesin diye çabalıyordum.

İki ay önce dostlarımın yalan olduğunu  benim düşündüğüm gibi gerçek olmadıklarını anladım. Ve hayatım değişti. İnsanlar uzaklaştı benden kimse kabul etmedi kimi korktuğu için uzaklaştı kimi de inanmadı bana. Ne yapacaktım bilmiyordum hala da bilmiyorum aslında. Sevdiklerim olmadan nasıl iyi olabilirim diye düşünüyorum. Onlar bana inanmazken nasıl iyi olabilirim ki. Hiç olmadığı kadar sevgiye ihtiyaç duyuyorum. Bu arada dostlarım arada beni ziyaret ediyor. Bazen kovuyorum onları siz gerçek değilsiniz diyorum ama bazen de dertlerimi anlatıyorum. Unutmadan o ses hiç kaybolmuyor. Bazen beni çağırıyor bazen acı bir çığlık.

Tanımadığım biriyle konuştum bana hastalığının adı ne olursa olsun artık farkındasın iyi olabilirsin dedi ve bu sayfaya yazabileceğimi söyledi. Şimdi yirmi beş yaşında hayali dostları ile başa çıkmak için sevgiye tutunan bir kızım. Yirmi beş yaşında bir çocuğum ve başım okşansın istiyorum. İnanmayan insanlar var olmaya devam edecek onlarsız yapabilirim ama ”O” inansın istiyorum çünkü onsuz yapamıyorum.

Anlattıklarım içimde kopan fırtınanın kelimelere bürünmüş hali. İnsanlardan tek istediğim ben ve benim gibi yüzlerce insanın onlardan farklı olmadığımızı anlamaları. Belki de onlardan daha şanslıyızdır ve daha güçlüyüzdür kim bilebilir ki bunu.

Olan sevgim beni hala var ediyor olmayan dostlarım gelmemek üzere uzaklara gittiklerinde bu sevgi ile yaşayan biri olacağım.

UMUTLAR TÜKENİNCE KAYBEDER İNSAN HASTALIKLARDAN DEĞİL!

Fadime