Ne zaman halimden şikayet edecek olsam aklıma gelecek bir film izledim. Şikayet etmek yerine yaşamanın güzel, ince, renkli ve derin taraflarını bulmakla ilgili. Yüzünüze gelen bir sineği elinizle kovalarsınız ve o da gider değil mi? Peki elinizi hareket ettiremiyorsanız ne yapacaksınız? Yüzünüzü hareket ettirirsiniz değil mi? Peki başınızı çevirmek için büyük bir gayret göstermeniz şartsa ne yaparsınız? Böyle bir durumda aklınıza kitap yazmak gelmez değil mi? Daha doğrusu yürüyemiyor, konuşamıyor ve elinizi dahi hareket ettiremiyor olduğunuz için yaşamak zulüm gibi gelebilir. Bu başınıza gelen olay karşısında hayata küsecek misiniz?

Böyle bir durumda yaşayan ve kitap yazan kahraman şöyle söylüyor filmde:” Kendi doğamı bulmam için bir felaketin ışığına mı ihtiyacım vardı?”
Kahramana söylenmiş şu cümle ise hafızalarımıza güzelce yerleşiyor:”Beni okyanusun dibine sürüklemene hiç aldırmıyorum çünkü sen benim kelebeğimsin.”
Bütün dünyamız yapabileceklerimiz üzerine kurulu olmamalı. Bu film imkansızı sorgulamanız için güzel bir fırsat.
Yasemin Şenyurt