Duyuyor musunuz? Siz de duyuyor musunuz? Onlarca, yüzlerce, binlerce farklı sesi benden başka kimse duymuyor mu? Biraz kulak kesil, yapabilirsin bunu sen de yapabilirsin, duyabilirsin! Duymuyorsun değil mi? Uzun saçlı kadının sesini, küçük kızın çığlığını hiçbirini duymuyorsun. Peki, beni duyuyor musun yardım isteyen bu sesi duyuyor musun?

Görüyor musunuz? Görmüyorum demeyin görüyorsunuz! Evet, siz de benim gibi görüyorsunuz. Eminim bundan o insanları bir tek ben görmüyorum sadece ben görsem fark edebilirim bunu. Bakın yanımda oturan adamı görüyorsunuz değil mi? Ya sürekli beni takip eden iki çift gözü onu da görüyorsunuz.

Biliyorum ne sesleri ne duyuyorsunuz ne de gördüklerimi görüyorsunuz sorun ne o zaman benim sorunum ne? Bütün bunları bildiğim halde onların olmadığını bildiğim halde neden korkuyorum neden sizler gibi yaşayamıyorum. Hatırlayın küçükken korkunca yatak altlarına kapı arkalarına saklandığınız o anları hatırlayın. Ben hatırlamayacağım çünkü ben hala korkunca kapının arkasında saatlerce saklanıyorum. Birilerinin gelmesi için tanrının duymayacağını bile bile dualar ediyorum. Tanrı gibi siz de duymuyorsunuz duaları. Tanrı muhtemelen çok yoğun milyonlarca insanın içinden benim sesime ayıracak vakti yoktur ya siz insanlar, sizin de mi vaktiniz yok? Bence vaktiniz var ama işinize gelmiyor ya da kıymetli vaktinizi bir başkası ile paylaşma fikri hoşunuza gitmiyor.
Küçük bir yolculuk yapalım hadi hayatıma tabi cesaretiniz varsa. Başlayalım mı? Gözlerinizi kapatın öncelikle. Duvarın hemen yanında duran siyah elbiseli kadına bakın. Şu saçları uzun olana, korkmayın zarar vermez o, sadece iğrenç gülüşünü duyarsınız bir de o can sıkıcı bakışlarını fark edersiniz. Size asla isminiz ile hitap etmez sadece yüzünüze bakar ve öleceğiz der. Anlıyorum bunu hissedemediniz bunu unutun şu koltukta oturan adama bakın biraz nasıl da huzurlu bir duruşu var değil mi? O iyidir, o dost, o zararsız. Sadece bakar arada bilmediğim bir dilde şarkı söyler. Asıl görmenizi istediğim kişi masanın yanında duruyor. İşte o tehlikelidir. Bana değil ona bakın lütfen. Görüyorsunuz değil mi gözlerinde kin var onun birazdan beni çağırmaya başlayacak. Onunla gelmem için sebepler sunacak. Boş verin uzaklaşın hadi yanımdan çünkü birazdan kendi aranızda konuşmaya başlayacaksınız benim için deli diyeceksiniz. Bu önyargı değil bunun adı tanımak evet sizleri tanıyorum benim gibi olamayan herkesi tanıyorum. Önce şaşkın gözlerle bakacaksınız sonra o anlamsız amaçsız soruları soracaksınız, belki aranızdan birkaç vicdan erbabı çıkıp doktora gitmemi tavsiye edecek (sanki o demese yapmayacağım) hatta daha ileri gidip kendince tavsiyelerde bulunacak.

Siz beni anlayamadınız o zaman ben sizden anladıklarımı anlatayım. Önce sonuna kadar güvendiğim insanlardan başlamak istiyorum. Ah benim dostlarım, can tanelerim bilir misiniz batan gemiyi önce fareler terk edermiş. Sizde de biraz farelik var galiba bakıyorum da hiçbiriniz yoksunuz! İyi gün dostlarım benim, canlarım. Gönlü kalmasın uzak arkadaşların onlara da sözüm var içinde beyin olmayan kafataslarınızı benden uzak tutmayı deneyin mesela!

Bu uzun girişten sonra asıl hikayeye geçmek iyi olacak galiba. Unutmayın her insan bir hikayenin kahramanı olarak doğar. Herkes bir hikaye yazar ve o hikayeye can verir. Benim hikayem nerde nasıl başladı bilmiyorum ama bu hikayeyi ben yazmadım. Ben yazmış olsaydım mutlu sonla bitmekle kalmaz baştan sona mutluluğun hikayesi olurdu çünkü. Kitaplar olurdu, şarkılar olurdu. Her insanın umutları vardır. Unutmayın umut edilmez umut içgüdüsel bir harekettir ya var edilir ya yok. Yani demem o ki umudu var etmek için beklenti yetmez çaba gerekir. Bu sosyal medyada paylaşmalık sözden sonra biraz da serzeniş olmalı diyerek soruyorum sizlere ne istediniz benim umutlarımdan? Ne istediniz umut çabalarımdan? Söyleyecek çok şey var ama susmak artık en doğru karar gibi geliyor. Bu toplumda, bu dünyada kimse benden daha az suçlu değil. Sizlerin görmediklerini gördüğüm, duymadıklarınızı duyduğum doğru ama bu beni deli, sizleri de benden daha akıllı yapmaz. Bu sizleri kör ve sağır beni de biraz korkak yapar. Siz dışarı çıkarsınız ben çıkamam, siz kalabalığa karışırsınız ben karışamam kısacası beynimi kontrol edemiyor olmak beni suçlu yapmaz ama beyninizi kontrol edebilirken onu kullanmıyor olmak sizi suçlu yapar. Beyninizi ve vicdanınızı kullanın onlar size varlığından bahsedin diye verilmedi. O beyni kullanın ve sizin gibi olmayanları yargılamayı bırakın artık. Daha fazla öldürmeyin umutları ölen her umut ölen bir ruha tekabül eder basit bir mantıkla bu da sizi bir adet katil yapar.

Fadime